banner79

Türkiye’de yaşıyor, yurtdışına çalışıyorlar

Yazılım, bilgisayar mühendisliği, dijital tasarım gibi sektörlerde son dönemde uzaktan çalışma kavramı ülke sınırlarını aştı. Öyle ki, Türkiye’de yaşayan fakat yurtdışında bir firmayla anlaşıp çevrimiçi çalışan binlerce kişi var. Nitekim, Türkiye’deki meslektaşlarına kıyasla 4 katına çıkan maaşlar, vergi avantajları ve uluslararası bir kariyer olanağı onları bekliyor

banner80
Türkiye’de yaşıyor, yurtdışına çalışıyorlar
banner81

İSTANBUL-NURULLAH SARI(YSM) - Pandemiyle birlikte, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de uzaktan çalışma yaygınlaştı.

Fakat son dönemde, Türkiye’de uzaktan çalışma konsepti ülke sınırarını aşıyor.

Öyle ki, Türkiye’de yaşarken yurtdışında bir firmayla anlaşıp çevrimiçi olarak çalışan binlerce ki var.

Genellikle, yazılım, bilgisayar mühendisliği, dijital tasarım, siber güvenlik gibi meslekler için bu durum söz konusu.

Türkiye’den yurtdışına uzaktan çalışma kararının arkasında ise üç temel sebep yatıyor: Döviz cinsinden gelir elde etmek, vergi avantajlarından yararlanmak ve kariyerlerini bir adım öne götürüp uluslararası arenaya taşımak. Peki iş sözleşmeleri nasıl yapılıyor, sistem nasıl işliyor? 

Her ay fatura kesiliyor 

Türkiye’den yurtdışına uzaktan çalışan 1000’den fazla danışana sahip Özmen Mali Müşavirlik’ten Evren Özmen, “Sadece bizim bünyemizde 1000 danışan olduğunu düşünürsek, Türkiye’de en az 25 bin kişinin yurtdışına çalıştığını öngörebiliyorum” diyor.

Bu kişilerin bordrolu çalışan olarak değil, “independent contractor” yani bağımsız yüklenici sözleşmesiyle çalıştıklarını söylüyor ve süreci şöyle özetliyor:

“Yurtdışındaki firmalar aylık maaştan başka herhangi bir yükümlülük altına girmemek için çalışanı bordrolu elemanı yapmıyor, bağımsız yüklenici sözleşmesini tercih ediyor. Yani aslında çalışanıyla bir işçi-işveren ilişkisi içinde olmuyor. Danışanlarımız genellikle 1 yıllık olan bu sözleşmeleri imzaladıktan sonra, Türkiye’de maliyeyle bir sorun yaşamamak için şahıs şirketi kuruyorlar. Her ay sonunda yurtdışında çalıştıkları firmaya fatura kesiliyor. Gelir vergisi bunun üzerinden ödeniyor.” 

Yüzde 80 vergi avantajı 

banner82

Özmen, bu noktada vergideki avantajı şöyle açıklıyor:

“Çevrimiçi olarak Türkiye’den yurtdışına yazılım, tasarım, mimarlık, mühendislik, veri analizi, muhasebe hizmetleri, çağrı merkezi gibi hizmetler veriyorsanız yüzde 80 oranında vergi avantajından faydalanabiliyorsanız. Yani, aylık geliriniz giderinizden çıkarılıyor. Kalanın yüzde 80’i vergi matrahının dışında bırakılıyor. 2023’e kadar bu oran yüzde 50’deydi. Yüzde 80’e çıkmasıyla, çevrimiçi yurtdışına çalışanların sayısında da artış gözlemledik. Öyle ki, 2023’e kadar yılda 500 kişi bize başvururken, 2024’le birlikte bu sayı iki katına çıktı. Aylık 5 bin euro yani yaklaşık 245 bin TL kazanan bir çalışan düşünelim, bu gelire sahip Türkiye’de bordrolu bir çalışanın ödediği vergiyle, bağımsız yüklenici sözleşmesiyle yurtdışına çevrimiçi iş yapan bir çalışanın ödediği vergiyi karşılaştıralım. Aylık 245 bin TL brüt geliri olan bir bordrolu çalışanın yıllık geliri 2 milyon 940 bin TL. Yılda ödediği gelir vergisi ise yaklaşık 780 bin TL oluyor. Aynı gelirde, çevrimiçi çalışıp yurtdışına fatura düzenleyen bir çalışan ise, hiç gideri olmadığı varsayımında, yani yılda maksimum 127 bin 760 TL gelir vergisi ödüyor.” 

Dijital göçebelik 

Özmen, ayrıca dijital göçebe vizesinden faydalanmak için de böyle bir yola gidildiğini unutmamak gerektiğini hatırlatıyor:

“En az 6 ayı kapsayan bağımsız yüklenici sözleşmesini gösteren, genelde aylık geliri 3 bin euro’dan fazla olan çalışanlar bazı ülkelere dijital göçebe vizesine başvurabiliyor. Önce 1 yıllık oturum izni alıyorlar, sonrasında uzatabiliyorlar. En çok İspanya için uygulanıyor. İspanya’dan sonra ise Portekiz geliyor.” 

Peki çalışanlar ne diyor?

33 yaşındaki bilgisayar mühendisi Eyüp Atıç, ABD Kaliforniya’daki bir yazılım şirketi için uzaktan çalışıyor. İstanbul’da eşiyle birlikte yaşayan Atıç, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) bilgisayar mühendisliği mezunu. 14 yıldır sektörde ve ABD’deki şirketten önce, İstanbul’da bir start-up’ta çalışıyordu.

Atıç, aynı işi Türkiye’de yapsaydı kazancının yüzde 50-60’a yakın düşük olacağını anlatıyor:

“İTÜ’de 7 kişilik arkadaş grubumuzdan sadece 3 kişi Türkiye’de kaldı. Ben de aslında Türkiye’de yaşayıp yurtdışına çalışıyorum. Kariyerim için yurtdışı hedefim hep olmuştu, fakat ailevi sebeplerle Türkiye’den de ayrılmak istemedim. Karşıma çevrimiçi yurtdışına çalışabileceğim bir fırsat çıktı. Çalışırken gördüm ki, yurtdışında çalışmak ekonomik olarak avantaj. Gelir vergisinden yüzde 80 avantajlıyım. Bununla beraber, maaşım dolar cinsinden geliyor. Sektörden duyduğum kadarıyla, aynı işi Türkiye’de yapan meslektaşlarımıza göre yüzde 50-60’a yakın oranda yüksek kazanıyorum. Bunlar 4 yıldır aynı işte çalışmamda belirleyici oldu.” 

Atıç dezavantajları ise şöyle açıklıyor: “Saat farkı en belirgin dezavantaj. Örneğin, akşam 22.00’da ya da 23.00’de toplantılara girdiğim oluyor. Muhakkak saat farkının negatif etkilerini görüyoruz. Bir de, olumsuz kısımda ekstra mali yükümlülükleri sayabilirim. Türkiye’de çalışsam, yazılım dışında başka derdim olmazdı. Şimdi, gelir ve giderleri yönetiyorum, faturalarımı kesiyorum. Aslında küçük çaplı bir girişimci gibiyim.” 

Türkiye’de bu kadar kazanmazdım 

Atıç gibi, 28 yaşındaki dijital tasarımcı Umut Reçber de maddi manevi daha iyi olanaklar için Türkiye’de bir firmada çalışmamayı tercih etmiş. Reçber, İzmir’de yaşıyor ve Amerika’da bir tasarım firmasında çevrimiçi çalışıyor.

Türkiye’de benzer firmalara tasarımlarını sunduğunda ilgi görmediğini, açtığı Instagram sayfası sayesinde ABD’den bir firmadan teklif aldığını anlatan Reçber avantajları özetliyor:

“Dijital tasarım sektöründe Türkiye’de çalışanına sözleşme yapan kurumlar o kadar az ki. ABD’de ise 1 yıllık bir sözleşme yaptık, işlerimi düzene sokmuş oldum. Aylık 3 bin dolar, yani 127 bin TL maaş kazanıyorum. Sektörümde, arkadaşlarımın aylık geliri asgari ücretin bir tık üstü, 30 bin TL bandında. Aradaki fark çok büyük. Aynı işi ABD’de yaşayan biri olarak yapsaydım maaşım aşağı yukarı aynı olurdu. Fakat, 3 bin dolara ABD’de geçinmekle, Türkiye’de 3 bin dolara geçinmek aynı şey değil. Burada maddi olarak 3 bin dolara çok daha rahat yaşıyorum. Öte yandan, manevi olarak da yaratıcılığa gerçekten değer veren, emeği göz ardı etmeyen yani normal döngü hariç verilen işlerde  ekstra ücret sağlayan, bizdekinden çok daha farklı bir sistemde yer alıyorsunuz.” 

Sektördeki mobbing’den kaçtım 

Ankara’da yaşayan 30 yaşındaki siber güvenlik uzmanı Beyza Kepir’in yurtdışına çalışma sebebi ise biraz daha farklı. Kepir, San Francisco’daki bir firmada çalışıyor, Türkiye’deki işini bırakmasının nedeni ise sektörde karşılaştığı mobbing:

“Bu sektörde kadın olmak çok zor. Kadın yazılımcı olur mu, kadın siber güvenlik uzmanı olur mu gibi bir algı söz konusu. Çalıştığım firmada, teknik işler yerine bana hep tercümanlık gibi işler verildi, sırf kadın olduğum için. Gerçekten zor baskılardan geçtim. Maaşım da aynı mobbing’den etkilenip asgari düzeyde kaldı. En sonunda dayanamadım, hiçbir referansım olmadan CV’mi ABD’ye ilettim. Böylelikle, hep hayal ettiğim gibi kariyerimi de uluslararası arenaya taşımış oldum. Maaşımı da tam olarak açıklamak istememekle birlikte Türkiye’deki asgari ücretten çok daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Siber güvenlik hem çok keyifli bir alan hem de dünyanın her yerinden yapabilirsiniz, çok özgürsünüz. Şu anda da bu özgürlüğü yaşıyorum işte. Ankara’dayım ama işim ABD’de.” 

Neden Türkleri seçtiklerini anladım

Kepir, şu anki işinde en çok uzakta disiplini yakalamakta zorlandığını söylüyor ve ekliyor:

“İş yerinde ‘Bir daha Türklerle çalışmam’ gibi bir değerlendirme gelmesinden çok korktuğum için çok daha özenli çalışıyorum. Evde bazen odaklanmak çok zor olabiliyor. İşimin başındayken verimli olmak için çok çabalıyorum, çünkü bir noktada uluslararası bir ekipte Türkiye’yi temsil ediyoruz gibi hissediyorum. Fakat yönetim tarafının da ABD’deki bir şirket için neden Türkiye’den uzaktan çalışan bir elemana şans verdiğini anlıyorsunuz. Nitekim, ekstra bir toplantı çıktığında ya da fazladan bir proje aldığımızda Avrupa’dan ekip arkadaşlarımız bunları yapmıyor. Akşam 17.00’den sonra bilgisayarının başından ayrılıyor. Oysa Türklerin çok hızlı bir sorun çözme, yeniliğe adapte olma becerisi var. Biz karakter olarak iş bitmeden o işin başından ayrılmıyoruz. Bu da bizi uluslararası arenada öne çıkan özelliklerden biri.” 

34 yaşındaki Barış Kale ise Eskişehir’de yaşayan bir yazılımcı. Belçika’da bir yazılım firmasında çalışıyor. Türkiye’de çalışsa ayda 4 bin euro yani 196 bin TL asla kazanamayacağını söylüyor: “Eskişehir’deki yaşantımı ayda 4 bin Euro’yla fazlasıyla karşılıyorum. Maddi yönden çok avantajlı olduğumu düşünüyorum. Tek sorun, bayram tatilleri. Hiçbir zaman bayramlarımızda tatile çıkamıyorum. Fakat, zamanla alıştım.”

YSM HABER MERKEZİ

banner83
banner84

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner71

banner72

banner73

banner68

banner69

banner70