İSTANBUL-NURULLAH SARI(YSM) -ABD Başkanı Donald Trump’ın tırmandırdığı ticaret savaşı, yalnızca küresel tedarik zincirlerinde değil, dünya ekonomisinin merkezinde yer alan doların konumunda da sarsıntıya yol açıyor.
Normalde doların değer kaybetmesi gelişmekte olan ülkeler için rahatlama anlamına gelirken, 2025’te bunun tam tersi yaşandı.
Dolar diğer büyük para birimleri karşısında yaklaşık yüzde 10 gerilese de yoksul ülkelerin borçlanma maliyetleri yükseldi ve küresel finans sisteminde ciddi bir tedirginlik oluştu.
The Economist’in aktardığına göre bu sıra dışı durum, Trump yönetiminin ticaret savaşını agresif biçimde genişletmesinin bir sonucu.
Sert söylemler, gümrük vergileri ve uluslararası ticaret düzenini hedef alan çıkışlar, piyasalarda belirsizliği artırdı. Doların zayıflamasının borç yükünü hafifletmesi beklenirken, artan risk primleri bunun gerçekleşmesini engelledi.
Dış borcunun önemli bölümü hâlâ dolar üzerinden olan ülkeler, para birimi değer kaybetse bile daha pahalı hâle gelen finansman nedeniyle baskı altında kaldı.
Trump’ın başta müttefikler olmak üzere tüm ticaret ortaklarına yönelttiği tehditler, küresel ticaretin geleceğine dair kaygıları büyüttü. Uygulanan tarifeler beklendiği kadar ağır olmasa da ortaya çıkan güven kaybı doların yeniden güç kazanmasını önledi. ABD’nin uluslararası ekonomik düzeni zayıflatan bu tutumu, uzun süredir tartışılan “dolar hegemonyasından uzaklaşma” eğilimini hızlandırdı.
BRICS harekete geçti
Bu süreçte somut adımlar ilk olarak BRICS ülkelerinden geldi.
Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya’nın öncülük ettiği grup, ticarette dolar bağımlılığını azaltacak yeni ödeme altyapılarını devreye sokuyor.
Çin’in genişlettiği yuan swap hatları sayesinde onlarca ülke acil durum rezervi olarak yuan kullanmaya başladı. Ayrıca BRICS içinde dijital bir ödeme platformu üzerinde çalışmalar sürüyor; bu yapının dolar zorunluluğunu aşamalı biçimde azaltması hedefleniyor.
Merkez bankalarının rezerv tercihleri de bu dönüşümü doğrular nitelikte. Doların küresel rezervlerdeki payı yüzde 60’a kadar gerilemiş durumda; bu oran hâlâ yüksek olsa da son yirmi yılın en düşük seviyesi. Üstelik Çin’in Afrika’ya ihracatında yüzde 25, Güneydoğu Asya’ya ihracatında yüzde 20’lik artış gibi ticaret akışındaki değişimler, dolar dışı para birimlerine yönelişi daha da hızlandırıyor.
Buna rağmen doların küresel hâkimiyetini kısa vadede tamamen kaybetmesi beklenmiyor.
Uluslararası finans işlemlerinin yaklaşık yüzde 90’ı hâlâ dolar üzerinden yürütülüyor ve dünya ticaretinin yarısı bu para birimiyle fiyatlanıyor.
ABD’nin küresel ticaretteki payı yüzde 10’un altına inse bile dolar, hız, güven ve yerleşmiş kullanım avantajı sayesinde gücünü koruyor. Uzmanlara göre doların ciddi bir düşüş yaşaması için Trump dönemindekinden çok daha büyük bir ekonomik türbülans gerekebilir.
2026 kritik bir dönüm noktası olabilir
Yine de 2025’te yaşanan gelişmeler, küresel ekonomik dengelerin değişmekte olduğuna işaret ediyor.
Trump’ın ticaret savaşının yarattığı belirsizlik BRICS ülkelerini daha hızlı aksiyon almaya iterken, gelişmekte olan ekonomiler de dış borç ve ticaret süreçlerinde dolar dışı seçenekleri daha ciddi biçimde değerlendirmeye başladı.
YSM HABER MERKEZİ