İş sahibi olup da edep sahibi olmamak hadsizliği artırdı!

Günlük hayatımız, mum kadar ışık vermediği halde kendini ay kadar parlak sanan insanlarla doldu… Her şeyi biliyorlar, her meseleye bir cevapları var ve her şeye hakları olduğunu sanıyorlar. Hele ki para sahibi olup da edep sahibi olmayan bir kitle var ki, maddi gücü çenesine vurmuş, anlamsız istekleri var ve etrafa emir yağdırıyorlar.

Hadsizlik, edep-erkân yoksunu kişilerin cesaret patlamasıdır. Bilmez ama bilmediğini dahi bilmez. Bu yüzden cehaletini size dayatır. Bu, kamu görevlisi de olur, tepe yöneticisi de ya da bir iş insanı… Ancak koltuğundan ve ekonomik gücünden aldığı güçle, sizi baskılar, bezdirir. Bilgisizliğinin sınırları sonsuzdur bu gibi yöneticilerin…İş insanlarının...Hayatınızda bulunan herkesi inceleyebilirssiniz!....

Mevlana’ya sormuşlar; “O kadar okursun, yazarsın, söylersin de ne bilirsin?” Mevlana’nın cevabı, 800 yıl sonrasında hala gündeme ışık tutar; “Haddimi bilirim.” Kısaca her şeyi bilmene gerek yok, haddini bil, yeter diyor.

Sadi Şirazi de ekliyor; “Ne kadar bilirsen bil, bilmediğin haddinse, hiçsin…”

Şu had meselesi de nereden çıktı? Neticede bu bir durum tespiti ve içinde bulunduğumuz iş sahibi hadsizlerin sergilediği enflasyonit ekonomik duruşlarının yazısı…

Ekonominin hadsizlikle ne ilgisi var? Şu ilgisi var; enflasyonun bizzat kendisi, ekonominin hadsizliği, ahlak bozuculuğu, fiyatların haddi aşması, tüketimin hadden taşması, piyasanın haddini bilmez hadsizlerle dolup taşmasıdır.

Had bilmeze haddi hemen bildirilmelidir!...

Evet… Böylelerine haddini bildirmek, erdemli cesaret gerektirir. Zira hadsiz, nerede duracağını bilmediği gibi onu uyarana düşmanlık besler. Kendisini uyaranı, çalışanı ise işten atar, amiri ise hakkında soruşturma açtırır, para sahibi ise gücü ile ezmeye kalkar.

Haddini bilmeyene susarak cevap vermek, bağırarak cevap vermekten daha etkili olabilir. Neticede kartal, sinek avlamaz. Yine de hadsizi uyarmayınca, zulmü artar, yaptığını kendine hak olarak görmeye başlar.

Hadsiz, sizin özelinize girebilir. Telefonla dilediği saatte sizi arayabilir zira buna hakkı olduğunu düşünür. Reddetseniz dahi ısrar eder, hatta tehdit eder. Mesajlarıyla sizi bunaltır. Uyarırsın anlamaz, bezdirir, bunaltır, yaptığın işten seni soğutabilir.

Ekonomik endişe geldi, cehalet çoştu ve etik eridi! 

Cehalet, giderilebilirdir… Öğretirsin; geçer. Ama cehlinden dahi habersiz hadsiz için dur durak yoktur ve hiperenflasyonun çürüttüğü iş ahlakı içinde böylelerinin hem sayısı hem de cüreti artıyor ne yazık ki…

Cenabı Mevla sizi had bilmez yöneticilerden, ortaklardan, bakanından, bakmayanından korusun… Krizleri bahane edip imkânı olduğu halde borcunu ödemeyen veya taahhüdünü yerine getirmeyenlere dair şikâyetler çoğalıyor. Piyasa şartlarını bahane edip anlaşmalarını çiğnemek, verdiği krediyi geri çağırmak veya benzeri “ahlak ve etik dışı” davranışlar, bindiği dalı kesmektir.

Fakat temel sorun, iş etiğinin “yavaşlattığı”, etik olmayan rakipler karşısında “rekabet dezavantajı” oluşturduğu ve “masraflı” olduğu yargısıdır. Öyle ya bir yandan vergini ödeyecek, çalışanını soymayacak ve müşterini kazıklamayacaksın.

Hele bakın ki enflasyonun bu düzeyi ve piyasaların gergin olduğu ortamda, iş etiği ve “vicdanın” sözü edilmeyecek “zor zamanlar” içinde olduğumuz iddiasında olanlarımızın sayısı artıyor.

Gerçekte büyüyüp büyümediğini kavramıyor, kârın ne kadarının gerçek olduğunu hesaplayamıyorsun.

Bu yüzden ekonomi, daha sağlam paralarla ifade edilmeye zorlanıyor, meselal dolar üzerinden fiyatlama gündeme gelebiliyor. Lira'nın değer kaybını ölçülebilir olmaktan çıkardı enflasyon…

Enflasyon yükseldiği gibi, gerileyebilir de… Enflasyonun düşmesi insanların alım gücünün artması, gelirlerinin yükselmesi demek değildir.

Enflasyonun düşmesi, fiyatların daha az artması, insanların alım güçlerinin daha yavaş azalması ve neticesinde istikrar ve refah vaadi demektir.

Ama hayat pahalılığı hala doruklardadır ve negatif enflasyon yaşamadıkça pahalı hayatımız ucuzlamayacaktır. 

Oysa biliyoruz ki serbest piyasa, kural tanımazlık boyutunda serbesti ile kriz doğurur, vahşileşir ve çözdüğünden daha fazla sorun çıkarır.

Tüketerek büyüyorsanız, kalkınmıyoruz demektir!...

İnancınızla aklınıza, bilginize ve paranıza sahip çıkın!.... Daha kötü günler gelecek! Aman dikkat!...

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.