Filistin’i yazabilmek, Mescidi Aksa ve Kudüs’ü anlayabilmek!

İsrail, terörist uygulamalarla sivil, çocuk, yaşlı demeden Gazze’ye bomba yağdırmaya ve insanları katletmeye devam ediyor.

Özellikle şunu ifade etmek gerekir ki savaşta bile işleyen kurallar vardır. Savaşın bile bir hukuku vardır. Savaşta bile mahzun insanlara, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, hastalara dokunulmaz. Savaşta bile camiler, hastaneler, ibadethaneler bombalanmaz. İsrail, orada savaş suçu işliyor!

Nice peygamberlere ve nice tevhid erlerine acı çektiren kadim bir coğrafi belde burası. Burası öyle bir yer ki Allah’ın elçileri aynı bugünkü mantıkla öldürüldü ve bugünkü siyonist ırkçı bir mantıkla yalanlandı.

İsrail, uluslararası toplumun sessizliğinden cesaret alarak Gazze’ye saldırılarına devam ediyor. Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’nin varlık nedeni nedir? Arap Birliği ne yapıyor? Avrupa Bilirliği, NATO ne iş görüyor?

Böylesine dramatik durumda bile bir ülkenin milleti, halkı katledilirken eğer duyarsız kalıyorlarsa hatta sesiz kalmanın da ötesinde bir kısım destekler veriliyorsa kusura bakmayın Birleşmiş Milletler’i lağvetmek gerekir.  Bu şekilde Birleşmiş Milletler’den bahsedilemez. Birleşememiş milletler, maalesef Suriye’de Birleşmiş Milletler olarak birleşemedi, Filistin’de birleşemedi, Mısır’da birleşemedi. Acı bir tablo. Bütün dünyayı duyarlılığa davet ediyorum. İsrail, Filistin’de, Gazze’de uygulamış olduğu terörist uygulamayı, katliama varan vahşi saldırılarını durdurmadığı müddetçe, kendi alanına çekilmediği sürece ve Gazze’deki abluka kaldırılmadığı müddetçe, İsrail ile hiçbir zaman ilişkilerimiz normale dönmemelidir. Sıfır seviyesinde ilişkileri durdurarak yaptırımlar ortaya koymalıyız!

Müslümanların ilk kıblesi olan bu kutsal belde, Mescidi Aksa ve Kudüs’ün uzun geçmişine bakıldığı zaman, sadece yakın tarih diyebileceğimiz Hz. Ömer (ra) ve Selahaddin Eyyubi dönemlerinde huzur beldesi olarak tanımlanabilir. Tabi bunu tarihçilerden öğreniyoruz. Onun dışında çocukluğumuzdan beri şahit olduğumuz bir gerçek var, o da Filistin halkına yapılan ve sistematik olarak bıkmadan usanmadan uygulanan zulüm. Bu acıyı, bu kan ve gözyaşını bu topraklara eken İngiliz ve insan ırkından meydana gelen siyonist Yahudilerden başkası değil elbette.

Başımıza gelen musibetlerin sebeplerini hem başka yerlerde, başkalarının yaptıkları şeylerde arıyoruz. Bir türlü kendimizi değiştirmek konusunda bir çaba göstermiyoruz. Gazze’de yaşananlar bir kere daha bu gerçeği acı bir şekilde suratımıza çarptı.

Evet, evet biz zalimler karşısında sessiz kaldık, hatta, onlara dünya menfaati umarak yardım ettik, ortak olduk onlarla, onlara yaklaşmaya çalıştık ve Allah da onları başımıza musallat etti. Cahillerden, zalimlerden olduk.

Unutmayalım ki Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez!

Şeytan ve onun dostları ise azapta gerek. Onların şerrinden emin olmak için onlara şirin gözükmeye çalıştık. Allah buyurmadı mı, “zalimlere yardım etmeyin, sonra onları yakacak ateş size de dokunur” diye. Sonunda biz Allah’ın ipini bıraktık, Allah da bizim ipimizi bıraktı. Bugün bizim başımıza gelen felaketlerin dini açıdan sonucu bu. “İman ettik demekle yakamızın bırakılmayacağı” gerçeğini görmezden geldik.Şeytan’ında Rabbi Allah’tır. Hayır da, şer de Allah’ın iradesi içindedir.

ABD, İngiltere, AB, Rusya, Çin, BM, NATO, DSÖ, Vatikan gibi daha buraya sığmayacak uzunluktaki listede bulunan ülkeler ve kuruluşlar . Allah onlar eli ile, Gazze halkının üzerinde bize bir hakikati. Allah dilerse bu azılı şeytanlara kendi mabedini yaptırır, dinine hizmet ettirir. Onları başımıza musallat ettirir ki, bizim ellerimizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin. Ya da onlardan korkup, dünya malından veya can olarak zarar edeceğiz endişesi ile, onlardan menfaat umarak onlara karşı çıkmazsak, bu defa onlar eli ile bizi cezalandırır. Onlar bu fiilleri ile bir yandan kendileri haksızlık ettikleri için cezalandırılmayı hak ederken, Aynı zamanda Allah’ın gazabının tecellisinin vesilesi olurlar.

Eğer Gazze halkının kadınlarına, çocuklarına, yaşlılarına ve hastalarına yapılan haksızlıklara karşı Allah rızası için ve O’nun yolunda direnenlerden olmazsak,  Allah (cc) bizim korumadığımız kullarını ya korumaya alır, onlara zafer ihsan eder veya  onlara izzet ve ikram ihsan edilir ya da Allah onları şehadetle ödüllendirip katına alır ve ölümsüz kılar.

Gün gelir, böyle gidersek, Gazzeli çocukların başına gelen ümmetin diğer çocuklarının da başına gelir. Dahasını da söyleyeyim, O koruyamadığımız Mescid-i Aksa’yı da elimizden alır Allah, o Gazze’de bunlar yaşanırken, dünyanın sayılı eğlence festivallerinden birini ülkesinde yapan Suud’ların eline de bırakmaz Kabe’ yi Muazzamasını...! Birilerini başlarına musallat eder; yer mi depreşir, rüzgar mı savurur yaptıklarını, sel mi basar, bedenlerini mikrop mu yer bitirir, başlarına meteor mu yağar, şimşek mi patlar beyinlerinde bilemem ama geçmişte helak olan kavimlerin başına gelenler zalimlerin ve onlara yardım edenlerin, sessiz kalanların da başına gelir.

Türkiye, yeni yüzyıla bu gerçekler ve bu tartışmalarla girdi. Ülkemizin kendi içinde bulunduğu geçim ekonomisini düzeltme ve küresel anlamda yerimizi sağlamlaştırma mücadeleleri de hız kesmeden devam ediyor.

Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Asıl değişmesi gereken bizizleriz topyekün!. Müslümanlar olarak bizler sadece Müslümanlardan, mukaddes mekanlardan değil, yeryüzünden sorumluyuz.

Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu gelir adl-i İlahi sorar Ömer’den onu.

Hiçbir Müslüman dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Biz Müslümancı da değiliz!

Görevimiz Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı durmaktır. Zalim babamız, mazlum düşmanımız da olsa, yeniden imanımızı tazeleyip , imanlı duruş ve  gayretimizi ortaya koymaktan başka çaremiz yok!

Allah (cc) zalimlere, cahillere, korkaklara, haktan sapanlara, Allah’ın emirlerine itaatten ayrılan âsi mümin veya kâfirlere, Allah’a ortak koşanlara ve karşı gelenlere,  kendini büyük ve üstün görenlere, inkarcılara yardım etmeyecek.

Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir-çevirir. Birileri bu sünnetullah’ın unutmuş gözüküyor. Ezel ve ebed’den söz edenler, haddi aşan, kötü ve anlamı olmayan sözler söylüyorlar, vaatlerde bulunuyorlar. Bu miting ağzı ile yüksek ses  tonuyla kaderi değiştirmekten söz ediyorlar da bu sözleri ile Allah’ın gazabına davetiye çıkarttıklarını akletmiyorlar. Birileri de bunları alkışlayarak ve bunları düzeltmek yerine bunlara yardım ederek kendilerini aynı akıbete mahkum ediyorlar adeta.

İsterseniz Gazze olayını bu gözle yeniden gözden geçirin.

İçimizdeki, ıslah edici rolü üslenen bozguncuların işledikleri yüzünden bizi helak etme Allah’ım, Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. (Amin)

Selam ve dua ile.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.