EL CEZERÎ(EBU'L İZZ) 

Çok yönlü bilim adamı, dünyanın ilk makina mühendisi, mucit (D. 1136, Diyarbekir - Ö. 1206). Diyarbekir yöresinde yaşamış, Artuklu sarayında “Reis el âmal” (başmühendis) olarak 32 yıl (1174-1206 arasında) hizmet etmiş dünyaca ünlü bir bilim adamıdır. 1183-1232 tarihleri arasında Diyarbekir yöresine hükümran olan Artukoğullarının, Hısnkeyfa / Hasankeyf Artukluları (1101-1232), Mardin Artukluları (1108-1408) ve Harput Artukluları (1185-1203) olmak üzere üç kolu vardı. Hısnkeyfa Artukluları, Artuk’un oğlu Muineddin Sökmen (yön. 1101-1105) eliyle kurulmuş olup Diyarbakır yöresi, buraya bağlı olmuştur. Beldenin adı Osmanlıda Hasankeyf, Süryanilerde “Hesna Kepha”; Abbasi, Hamdani ve Mervanilerde ise “Hısn Keyfa” şeklinde idi. İslâm öncesi dönemde “Cepha” adıyla Süryani piskoposluk merkezi olmuş, 131 yıl boyunca Artukoğullarına başkentlik yapmış, ardından Eyyûbi egemenliğine girmiş, 1260 yılında Moğol istilâsına uğramış, 1516’da Osmanlılara geçmiştir. Mardin Artukluları 1108'de Necmeddin İlgazi (yön. 1108-1122), Harput Artukluları ise 1185 yılında Nureddin Muhammed bin Karaarslan (yön. 1175-1185) ve İmadeddin Ebubekir bin Karaarslan (yön. 1185-1203) eliyle kurulmuştur. Artuklu emîrlerinin bilime ve resim sanatına destek verdikleri anlaşılmaktadır. Artuklu dönemi Diyarbakır'ının (Âmid) maden işleme merkezi, zengin ve hareketli bir ticaret kenti olduğu, 12. yüzyılın sonlarında kentte 140 bin cilt kitap bulunduğu bilinmektedir. Artuklular Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye'de Haçlılara karşı yaptıkları karşı koymalar ve oluşturdukları eserlerle tanınmışlardır. El-Cezerî bu dönemde, Hısnkeyfa Artuklu sarayında hizmete başlamıştı. Hısnkeyfa Artuklu hükümdarı Nureddin Muhammed, Selahaddin Eyyûbî (1138-1193) ile dayanışma içinde Diyarbakır'ı Nisanoğulları'nın elinden alıp kente sahip olmuştur. Diyarbakır surlarının Urfa Kapısı üzerindeki 1183 tarihli kitabe, bu olayı belirtmektedir. 1232-1234 yıllarında Anadolu Selçukluları tarafından ortadan kaldırılan Artuklular, mimarî süslemede ve sikkelerde insan figürü kullanan sayılı Türk-İslâm beyliklerindendir.

Batı dünyasında adı kısaca “al-Jazari” ya da “al-Gazari” diye bilinen el-Cezerî, su saatleri, otomatlar, su kaldırma düzenekleri, fıskiyeler, şifreli anahtarlar ve daha pek çok pratik ya da estetik mekanizmanın tasarım ve gerçekleştirimini anlatan Kitab el-Câmi' Beyn el-İlm ve'l-Amel el-Nâfi' fî Sınaat el-Hiyel (Olağanüstü Makine Yapımı Üzerine Bilim ve Teknik Arasında Yararlı Bir Kitap) adlı ünlü eserin yazarının tam namı "Bedî’ûz-Zamân Ebu’l-İzz İsmail ibn el-Rezzâz el-Cezerî"dir. Burada, "bedî’ûz-zamân", çağının harikası; "ibn el-rezzâz", bir pirinç tüccarının oğlu; "el-Cezerî" ise “El-Cezîre’li” ya da Ceziret-i ibn Ömer’li (günümüzde Mardin’in Cizre ilçesi) anlamına gelir ve Fırat ile Dicle arasındaki Yukarı Mezopotamya bölgesine, Arapça'da "ada" anlamına "El-Cezîre" denir. Bu kitabın kimi nüshalarının adı değişik olup bunlarda Kitab fî Ma'rifet el-Hiyel el-Hendesiyye (Usta İşi Mekanik Aletler Bilgisi Kitabı) diye geçer, kısaca Kitab el-Hiyel adıyla bilinir. El-Cezerî, Artuklu Sarayı’na 1174’te girmiş, Nureddin Muhammed (yön. 1175-1185) ve oğulları Kutbeddin Sökmen (yön. 1185-1200) ile Nâsireddin Ebu'l-Feth Mahmud Karaaslan (yön. 1200-1222) dönemlerinde saray mühendisi olarak çalışmıştır. Bu bilimsel kitap, Hısnkeyfa Artuklularına bağlı olan Âmid'deki (Diyarbakır) Artuklu sarayında 1206 yılında yazılmıştır. Dili, zamanının bilim dili olan Arapça'dır. Eser, ününü çağlar boyu yitirmemiş, pek çok kez kopya edilmiş ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Bugün İstanbul Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi'nde bulunan 3472 kayıtlı yazma, Hicri 602 (Miladi 1206) tarihlidir. Mevcut el-Cezerî yazmalarının en eskisi olan bu nüsha, kayıp orijinal eserin bir ikinci el kopyası olarak en önemli nüshasıdır ve Muhammed ibn Yusuf ibn Osman el-Haskefî (Hısnkeyfa’lı) tarafından kopyalanmıştır. Arslan Terzioğlu’nun belirttiğine göre el-Cezerî’nin eserinin, dördü Topkapı Sarayı Müzesi’nde (III. Ahmed Nr. 3472, Nr. 3461, Nr. 3350 ve Hazine Nr. 414) ve biri Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya Nr. 3606) olmak üzere beş elyazma nüshası Türkiye’de bulunmaktadır. Atilla Bir’in bildirdiğine göre bu yapıtın yurtdışında Dublin Chester-Beatty Kütüphanesi’nde bir, Oxford Bodleian’da iki, Leiden Üniversitesi’nde iki, Paris Bibliothèque Nationale’de üç kopyası daha bulunmaktadır. Ayrıca ABD’nin çeşitli koleksiyonlarında farklı yazmalardan koparılmış minyatürlü sayfalar sergilenmektedir. Terzioğlu’na göre St. Petersburg’da da bir nüshası vardır. Makinelerin resim ve planlarını da kendisi çizdiği için el-Cezerî, aynı zamanda iyi bir ressamdı.

Eskiçağ’ın en ünlü otomat yapımcıları, İskenderiye mekanik okulundan İskenderiyeli Ktesibios (İÖ 3. yüzyıl), Byzantion’lu Philon (İÖ 2. yüzyıl) ve İskenderiye’li Heron’dur (İS 50-120) Ortaçağ’da Arapça kaleme alınmış teknik inceleme eserlerinin hepsi de Arapça kökenli değildi. Örneğin İskenderiyeli Heron’un Mekhanika adlı eseri, kayıp Yunanca orijinalinin Arapça çevirisi üzerinden günümüze ulaşmıştır (Şekil 1). Benû Musa Kardeşler (9. yüzyıl) ve el-Cezerî gibiler ise orijinali Arapça olan eserler kaleme almışlardır. Bu iki uç durum arasında, yazarı belli olmayan bir dizi eser de bulunmaktadır. Bunlar Helenistik, Bizansî, İslâmî ya da her üçünün bir karması olabilmektedir.