İSTANBUL-NURULLAH SARI(YSM) - Sudan’da Hızlı Destek Güçleri (RSF), El Faşir’deki zaferinin ardından Kordofan bölgesine doğru ilerleyerek çatışmaları yoğunlaştırdı.
Saldırılarda çok sayıda sivil yaşamını yitirirken, kadınlara yönelik tecavüz ve gençlerin kaçırılması insani krizi derinleştiriyor.
Birleşmiş Milletler, bölgeyi dünyanın en kötü insani krizlerinden biri olarak nitelendiriyor.
Kordofan’da saldırılar ve kayıplar
Eski bir Sudanlı subay, Kordofan’daki çatışmaları uzaktan izlerken yakınlarını kaybetmenin acısını yaşadığını belirtti. İki kardeşi öldü, kız kardeşinin üç oğlundan biri öldü, biri yaralı ve yürüyemiyor, üçüncüsü ise cezaevinde. Subay, “Dün amcamı köyüm yakınlarındaki bir pazar yerinde dron saldırısında kaybettim. Kaybettiklerimi sayarsam, çok fazla” sözlerini kullandı.
RSF, El Faşir ve çevresindeki Darfur bölgesini kontrol altına aldıktan sonra, doğu ve güney Kordofan’a ilerleyerek bölgede büyük yıkıma yol açtı.
Stratejik hedefler
Babanusa garnizon kasabasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Bu kasaba, merkezi Sudan’daki El Obeid şehrine giden yolda bulunuyor.
Uzmanlar, El Obeid’in hem sığır ve tarım açısından önemli bir ticaret merkezi hem de stratejik konumu nedeniyle RSF için kritik olduğunu belirtiyor.
RSF savaşçıları, çoğunlukla savaş ganimeti üzerinden ücretlendiriliyor.
Uluslararası tepkiler ve silah yardımları
RSF’nin gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve toplu katliamlar, sadece paramiliter güçler üzerinde değil, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerindeki küresel incelemeyi de artırdı. BAE, RSF’ye silah gönderdiği iddialarını reddediyor. RSF, isyancı general Mohamed Hamdan Dagalo (Hemeti) liderliğinde faaliyet gösteriyor.
Sudan Ordusu lideri General Abdel Fattah al-Burhan, RSF’nin özellikle Arap olmayan sivillere yönelik saldırılarından siyasi avantaj sağladı. Yale Üniversitesi insani araştırma laboratuvarı, RSF’nin El Faşir’i ele geçirdiği üç gün içinde yaklaşık 10.000 kişiyi katlettiğini tahmin ediyor.
Bölgesel güçlerin endişesi
Financial Times'ın haberine göre RSF’nin ilerleyişi Mısır’ı tedirgin etti. Mısır, savaşın başlangıcından beri orduya siyasi, istihbarat ve lojistik destek sağlıyor. Türkiye daha önce dron ve silah desteği verirken, Suudi Arabistan ve Katar da orduyu destekledi. İran ise geçmişte, orduya ve müttefik İslami gruplara destek sağlamıştı.
Uzmanlar, RSF’nin El Faşir’de işlediği katliamlar sonrası bölgesel güçlerin şimdi daha aktif müdahil olabileceğini belirtiyor.
Barış çabaları ve ateşkes
ABD liderliğindeki Quad girişimi (ABD, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE) barış çabalarını yoğunlaştırdı. Quad, Eylül ayında üç aylık insani ateşkes, ardından kalıcı ateşkes ve sivil yönetime geçiş önerdi. RSF lideri Hemeti, tek taraflı ateşkesi açıklasa da, ordu şiddetle reddetti.
RSF’ye yakın paralel hükümetten bakan Ibrahim el-Mirghani, ateşkesi destekleyerek “bugünden sonra dökülen her Sudan kanının sorumlusu barışı reddedenlerdir” dedi. Ancak RSF saldırıları El Obeid’in kuzeyinde devam ediyor; Sudan Doktorlar Ağı, RSF’nin bir madeni ve müttefik isyancı bir grubu hedef alarak 150 genç ve çocuğu kaçırdığını bildirdi.
Kuru mevsimin başlaması, her iki tarafın asker ve lojistik yönetimini kolaylaştırsa da, analistler savaşın kazanılamaz olduğunu belirtiyor. Kordofan’daki eski subay, RSF ile barışın imkansız olduğunu vurguluyor:
“Hiç kimse Hemeti’yi Sudan’da barışın parçası olarak kabul edemez. Bu milis yok edildikten sonra oturup birbirimizi affedip ülkemizi barış, demokrasi ve hukukla inşa edebiliriz.”
YSM HABER MERKEZİ