İSTANBUL-NURULLAH SARI(YSM) - Popüler teknoloji 5G’yi duyduğumuzda aklımıza daha hızlı internet, yeni çıkan akıllı telefonlar ve baz istasyonları geliyor. Oysa 5G çok daha fazlası. Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI), 5G’nin sadece akıllı cep telefonları için değil, enerji, üretim, şehircilik ve lojistik gibi farklı sektörlerde milyonlarca cihazın haberleşmesini de işin içine kattı.
Ancak bunun için bazı zorlukların aşılması gerekiyordu. Lisanslı frekansın yüksek olması, operatöre bağımlılık, SIM gereksinimi, özel tesislerde kurulum esnekliği.. Bu engelleri aşmak için de 2020’de DECT-2020 NR (NR+) standardı getirdi.
Hücreselle selfi, hücresel olmayanla makinelere ağ
Bu standart ise tamamen lisanssız 1.9 GHz bandında çalışıyor. Yani frekans lisansı almıyor, operatöre bağlı kalmıyor. Üstelik baz istasyonu da gerektirmiyor; her cihaz kendi başına bir mini baz istasyonu gibi davranıyor. Dahası, SIM kart da gerekmiyor. Şirketler isterse kendi ağını kurabiliyor.
Cihazlar, birbirleri üzerinden veri aktararak ağı kendi kendine genişletiyor. Teknik terimle DECT NR+ standardı, özellikle endüstriyel nesnelerin interneti (IoT), lojistik, enerji, akıllı şehir ve tarım teknolojileri gibi alanlarda adeta devrim niteliğinde. Kısa hücresel 5G cep telefonlarıyla, selfi çekmekle uğraşırken, hücresel olmayan (DECT NR+) ise makinelerin konuşması için tasarlandı. Başka bir ifadeyle 5G cebimizin yanı sıra, fabrikalara, sensörlere, akıllı şehirlere, hatta traktörlere de girecek. Üstelik “Hat çekmiyor” sorunu da kalkıyor, çünkü ağı siz kuruyorsunuz.
“Bu alanda Türkiye’de çok fazla oyuncu yok”
Cihazların birbirleri üzerinden örgü (mesh) ağ yapısıyla 5G standardında haberleşmesini sağlamaya yönelik teknolojik çözümler geliştiren Nu Teknoloji, bu alanda Türkiye’den çıkan öncülerden olma hedefinde. Uçtan uca IoT (nesnelerin interneti) alanında çalıştıklarını söyleyen Nu Teknoloji CEO’su Erkut Alkaya, hücresel olmayan 5G’nin özelliklerini şöyle anlattı: “Bu teknoloji, özellikle enerji sektöründe ve sanayide gerçekleşecek dijital dönüşümün en önemli altyapı taşlarından biri.
Çünkü buralarda IoT vasıtasıyla toplanacak verilerle ciddi bir verimlilik sağlanacak. Yapay zekayla birleştirilerek sektörlerdeki dijital dönüşüm daha hızlanacak. Biz de bu alanda bir oyuncu olmak istedik. Çünkü IoT alanında Türkiye’de çok fazla oyuncu yok.”
ETSI’nin 2024 yılının ikinci yarısında duyurduğu protokolü dünyada erken aşamadan itibaren takip ettiklerini söyleyen Erkut Alkaya, ETSI’nin 5G protokolünün detaylarını şöyle anlattı: “Bu protokol sayesinde SIM kartı ve baz istasyonu olmadan cihazlar birbiriyle 5G standartlarında haberleşebilir. Yani hiç operatör yok. Bu mesh dediğimiz örgü ağ yapısı. Cihazlar birbirleri üzerinden atlayarak bir haberleşme yapıyor.
Yani, bu protokolün üstünde yüklü olduğunu gösteren cihazlar, birbirleriyle haberleşecek şekilde zaten tasarlanıyor. Bu mesela sayaçlar olabilir, sokak aydınlatma armatürleri, trafik ışıkları, otopark sensörleri olabilir. Şehrin farklı noktalarına yerleştirdiğiniz bu haberleşme üniteleri, zaten bir baz istasyonu görevi de yapıyor. Daha küçük baz istasyonları. Bunların üzerinden de siz her türlü veriyi alabiliyorsunuz. Biz de makinelerin operatörü olmak istiyoruz.”
“Bireylere daha çok internet hakkı doğacak”
Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü protokolüyle, “insanların interneti” ile “makinelerin internetinin” önümüzdeki 10 yılda kesin olarak birbirinden ayrılacağı yeni bir dönemin başladığına işaret eden Alkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela video izliyorum, mail atıyorum. Bunlar hep yüksek bant yüksek hız gerektiren işlemler. İnsanların internetinde ana tema yüksek hız. Nesnelerin internetinde ana tema çok yoğun cihaz. Yani, 1 kilometrekarede 1 milyon cihazın çalışması hedefleniyor ve düşük gecikme.. Şu an diyelim ki ‘1 kilometrekarede nesnelere hizmet vereceğim’ O zaman ne oldu? İnternet hızı düştü. Gecikme yükseldi. O nedenle Avrupa Birliği, nesneler ile insanların internetini ayırıyor. Böyle bir ayrımla bireyler, daha fazla internet hakkına sahip olacak.”
“Şehirleri 10 yıl sonra yapay zeka yönetebilir"
Bu teknolojiyi temel dört sektörde kullanmak istediklerini söyleyen Alkaya, bu sektörleri enerji, şehircilik, imalat ve KOBİ’ler olarak sıraladı. Dijital dönüşümü tamamlamış çok sayıda küçük ve orta ölçekli işletmeler olduğuna dikkati çeken Alkaya, söz konusu işletmelerin de teknolojiye daha düşük maliyetle erişebileceğini vurguladı. Alkaya, “Mesela geliştirdiğimiz makine modülümüz var. Bu modülü makineye bağladığımızda, makine ne kadar çalışmış. Ne kadar üretim yapmış, ne kadar enerji çekmiş, ne zaman bakıma girmesi gerekiyor gibi her türlü bilgiyi topluyoruz. Belki bugün değil ancak bir 10 sene sonra, makine öğrenmesiyle dağıtım şirketlerin de şehirleri de yapay zeka yönetecek” dedi.
“Enerji ve imalattan yoğun talep var”
Hücresel olmayan 5G teknolojisine yönelik geliştirdikleri modüllerin Ar-Ge sürecini tamamladıklarını söyleyen Alkaya, ticarileşme sürecinin de haziran ayında başladığını açıkladı. Şu an numuneler verdiklerini söyleyen Alkaya, “Demo sistem sistemleri kuruyoruz sahada. Bunların satışına başladık. En çok bina tesis yönetimleri ilgileniyor. Mesela büyük binalar, AVM’ler, havalimanlarından ciddi talep geliyor.
Enerji ve imalat sektörü çok ilgileniyor” dedi. Bu teknolojinin en büyük avantajları arasında düşük işletme maliyeti, uzun pil ömrü, lisanssız frekans kullanımı ve operatör bağımsızlığının öne çıktığına işaret eden Alkaya, “Bu sistem, kurulum maliyetinde yüzde 50’den fazla avantaj sunarken, aylık işletme gideri bulunmuyor.” Geliştirdikleri teknolojik çözümler arasında ortamdaki temiz hava, tozu da gösteren cihaz da bulunduğunu açıklayan Alkaya, böylelikle enfeksiyonlara önlem almanın kolaylaşacağını, cihazın ağırlıklı hastaneler ve insan sirkülasyonunun yoğun olduğu binalara hitap edeceğini söyledi.
YSM HABER MERKEZİ