YELLOWSTAR MAGAZİNE GÜNCEL İŞ VE EKONOMİ HABERLERİ

Avrupa'nın ekonomik krizi terse döndü: Kıtanın yeni problemi Almanya, Fransa ve Hollanda

Küresel Ekonomi

Avrupa'da 2010'lu yıllara damga vuran konulardan biri Portekiz, İtalya, İspanya ve Yunanistan'ın yaşadığı mali problemlerdi. Ancak aradan geçen yıllarda tablo tersine döndü. Artık mali problemlerle boğuşanlar güney ülkeleri değil Avrupa'nın 'çekirdek ülkeleri' Almanya, Fransa ve Hollanda.

İSTANBUL-NURULLAH SARI(YSM) - 2010'lu yıllarda Avrupa'da yaşanan borç krizi kıtada iki ayrı görüntü yaratmıştı: Almanya'nın liderliğindeki mali disipline sahip ülkeler ve savurgan görülen güney ülkeleri Portekiz, İtalya, İspanya ve Yunanistan.

Hatta bu dörtlüye o dönemde biraz da hor gören bir bakışla, PIGS (domuzlar) kısaltması uygun görülmüştü.

Ancak Wall Street Journal'da yayımlanan analize göre bu tablo bugünlerde tersine döndü. Avrupa’nın en büyük üç ekonomisi, zayıf büyüme döngüsüne sıkışmış durumda ve bu da bütçe açıklarının giderek artmasına yol açıyor.

Bu dönüşümün merkezinde Fransa bulunuyor; ülke hem bütçe hem de siyasi kriz içinde. Birleşik Krallık, piyasaları ürkütmeden açığı daraltmak için vergi artışlarını gündemine almış durumda. Tutumlu olmasıyla tanınan Almanya ve Hollanda ise, daha düşük borç seviyelerinden başlasalar da, artık borçlanmaya yöneliyorlar.

Aynı dönemde, İspanya gibi güney Avrupa ülkeleri, Avrupa’nın büyümesinde nadir olumlu örnekleri oluşturuyor. 15 yıl önce iflasın eşiğinde olan ülkeler, örneğin Yunanistan, bugün neredeyse dengeli bütçelerle yönetiliyor.

Goldman Sachs kıdemli ekonomisti Filippo Taddei, konuyla ilgili WSJ'ye yaptığı değerlendirmede, “Borç krizi sonrasında mali ödev güney Avrupa’da yapıldı. Bu ülkelerin her birinde, mali görünüm Fransa’nınkiyle ya da hatta Hollanda ve Almanya’nınkinden bile daha temkinli.” diye konuştu.

Bu rol değişimi, krizin beklenmedik bir sonucu olarak görülüyor. Çünkü o dönemde Yunanistan ve Portekiz gibi ülkeler, kurtarma paketlerinin bir parçası olarak acı verici harcama kesintileri yapmak zorunda kalmıştı.

Krizden daha dayanıklı şekilde çıktılar

Güney Avrupa’ya uygulanan kemer sıkma programları derin yaralar bıraktı: Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, Yunanistan ekonomisi hâlâ kriz öncesine kıyasla yaklaşık beşte bir oranında daha küçük.

Bölge genelinde işsizlik oranları da yüksek kalmaya devam ediyor.

Ancak bu ülkeler, söz konusu dönemde emeklilik yaşını yükseltmek, bürokrasiyi sadeleştirmek, sanayi kuruluşlarını özelleştirmek ve iş yasalarını yeniden düzenlemek gibi yapısal reformları hayata geçirmek zorunda kaldılar.

S&P Global Ratings Avrupa analisti Frank Gill, “Bugün Avrupa’da daha iyi performans gösteren birçok ülke, o dönemin ‘program ülkeleri’. Bu ülkeler, 15 yıl öncesine kıyasla ekonomik olarak çok daha dayanıklı bir yapıya sahip şekilde krizden çıktılar” diye konuştu.

IMF verilerine göre, geçen yıl İspanya ekonomisi reel olarak %3,5 büyüdü — bu, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek oranlardan biri.

Yunanistan %2,3 büyürken, bu oran Fransa ve Birleşik Krallık’ın büyüme hızının iki katından fazla. Almanya ise üst üste ikinci yıl daralma yaşadı.

Bu üstün performansta turizmin patlama yapması önemli bir paya sahip.

Ayrıca güney Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği’nden yüz milyarlarca euro değerinde hibe ve kredi aldı. Bu kaynaklar; İtalya’daki deniz altı enerji kablolarının, Yunanistan’daki elektrik şebekesi yenilemelerinin ve İspanya’daki yüksek hızlı internet altyapısının finansmanına katkı sağladı.

Ancak Goldman Sachs ekonomisti Filippo Taddei, güney Avrupa’yı destekleyen ekonomik dönüşümün daha derin ve kalıcı olduğunu söylüyor.

Milano, Lizbon ve Sevilla, bugün teknoloji, finans ve girişimcilik merkezlerine dönüşmüş durumda. Bir zamanlar düşük katma değerli işlerin hâkim olduğu işgücü piyasaları, artık daha nitelikli istihdam yaratıyor; bu da verimliliği artırıyor.

Kuzeydeki ülkeler ters yönde ilerliyor

Şimdi ise Avrupa’nın çekirdek ülkeleri zor bir dönemden geçiyor.

Batı Avrupa’nın ticaret ve sanayiye dayalı büyüme modeli, ABD’nin gümrük tarifeleri, Çin rekabetinin yükselişi ve ucuz Rus enerjisinin sonu ile sarsılmış durumda.

Pandemi ve enerji krizi sırasında yoğun borçlanan Avrupa ülkeleri, artık mali dengelerini yeniden kurmaya çalışıyor. Güney ülkeleri, bütçe açıklarını pandemi öncesi seviyelere büyük ölçüde geri çekmeyi başardı. Ancak kuzeydeki ülkeler, zayıf büyüme nedeniyle gelir artışı sağlayamadıkları için ters yönde ilerliyorlar.

Fransa’nın, bu yıl GSYH’nin %5,4’ü oranında bütçe açığı vermesi bekleniyor; bu oran, pandemi öncesindeki %2,4 seviyesinin iki katından fazla.

Birleşik Krallık, Avusturya ve Belçika’da da bütçe açıkları %4’ün üzerinde. Almanya, altyapı ve savunma yatırımları için 1 trilyon euroya (yaklaşık 1,15 trilyon dolar) kadar harcama yapıyor.

Bu hamle, büyümeyi destekleyecek olsa da, ülkenin bütçe açığını, AB Antlaşması’na—dönemin şansölyesi Helmut Kohl’ün ısrarıyla—eklenmiş olan yıllık %3’lük sınırın çok üzerine çıkaracak.

Önümüzdeki yıllarda ise harcama ihtiyaçlarının daha da artması bekleniyor; zira Avrupa ülkeleri yaşlanan nüfus, savunma taahhütleri, yeşil enerji dönüşümü yatırımları ve artan borç faizi ödemeleriyle karşı karşıya. Ancak şu ana kadar, bu yeni harcama kalemlerine yer açmak amacıyla refah devletini küçültme girişimleri başarısız olmuş durumda.

YSM HABER MERKEZİ

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.