Afetin finansal tablosu ekonomiyi nasıl etkileyecek?

Depremin acı yüzü kendisini göstermeye devam ederken, hiç istemesek de afetin ekonomik boyutunu ve bundan sonra olabilecekleri de konuşmak durumundayız.

Deprem 10 ilimizi etkilerken, bölgedeki pek çok sanayi kuruluşuna da zarar verdi.

Çok sayıda üretici firmanın olduğu bu illerimizde faaliyetine devam edemeyen ve ne zaman edeceği de belli olmayan pek çok üretim tesisimiz ne yazık ki şu anda kaderiyle baş başa kalmış durumda ve merkezi yönetimden acil destek bekliyorlar…

Deprem bölgesinde zarar gören ailelerin önemli bir kısmı bölgede kurulan çadır ve konteynerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, bir bölüm insanımız da, farklı şehirlere göç ederek, hayatlarına yeni bir yön vermeye gayret ediyorlar.

Böyle bir durum doğal olarak işletme sahipleri için de eski kadrolarını yeniden oluşturabilmeyi ve yeniden üretim yapabilmelerini son derece zor hale getiriyor.

İşgücünü yeniden sağlayamadığı için kapanan veya düşük kapasite ile üretim yapmaya devam eden işletmelerin, sanayimize ve ihracatımıza yönelik olumsuz etkileri olacağını hesapladığımızda, bu dönemde oluşturulacak destek ülkemizin ekonomisine sağlayacağı finansal getiri açısından son derece değerli olacaktır.

Türkiye'nin bitkisel üretiminin yaklaşık yüzde 20'si depremin yaşandığı 10 ilimizde bulunan tarım arazilerinden sağlanıyor. Kayıtlı işletme ve çiftçi sayısı ise 270 bin rakamları civarında olduğu ifade ediliyor.

Türkiye'de tarım yapılabilen toplam alan olan 238,5 milyon dekarın yüzde 16,2'si, yani 35,8 milyon dekarlık bölümü bu 10 ilde yer alıyor.

Bu iller tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin üretiminde toplam üretimin yüzde 16’sına sahip bir ekonomik değerlemesi bulunuyor.

Meyve, içecek ve baharat bitkilerinde ise ülke üretiminin dörtte birlik payı yine bu bölgeden üretiliyor.

Tüm tarım ihracatımızın ise yüzde 20’si büyük yıkımın yaşandığı 10 ilimizden elde ediliyor.

Bu on ilimizin toplam gayrisafi hasıladaki payı ise yüzde 9,3. Tarımdaki oranı ise yüzde 14,3; yani bir hayli önemli bir paya sahip. İşte bu sebeple dış ticaret ve cari dengelerimiz üzerinde bölgenin etkisinin yüksek olacağını belirtmeliyim.

Tarım sektörü için alınan ilk tedbir, depremlerden etkilenen çiftçilerin Ziraat Bankası'na olan düşük faizli kredi borçlarının 1 yıl ertelenmesi oldu.

Ayrıca yatırım kredilerindeki taksitlerin ertelenmesi ve borçlara ilişkin takip işlemlerinin yapılmayacak olması da alınan tedbirler arasında.

Yaraların sarılıp, eski üretim kapasitelerine ulaşılma süresine dair ise bir şey söylemek şu anda çok mümkün olmasa da, bir hayli zaman alacağını görebilmek zor değil.

Buraya kadar bahsettiklerim, duran çarkların yarattığı maliyet.

Henüz bu hesabın içerisinde yıkılan binlerce evin yeniden inşa edilmesi, on binlerce aileye yapılacak maddi ve manevi yardımlar, göçlerin oluşturacağı ilave maliyetler gibi pek çok kalem yer almıyor.

Bunları da eklediğimizde, ekonomiye getireceği yük, bazı rakamlar telaffuz edilse de, bana göre bugünden çok da öngörülebilir gibi değil. Ancak çok büyük ve önemli bir yara açacağı kesin.

İşin manevi boyutunu, toplum psikolojisinin eski haline dönüşmesi kısmını hiç söylemiyorum, bunun zaten para ile ölçülür bir değeri yok.

Keşke sözünü hiç sevmem ve yaşamımda da kullanmamaya gayret ederim. Ama bu kez bu acı kayıpları düşündüğümde, “keşke” demeden edemiyorum.

Ve belki de ilk kez bu kelimenin tek başına birçok anlam ifade ettiğini, birçok mesajı verdiğini söylesem, ilave bir açıklama yapmama da gerek kalmamış olacak.

Acı, ama gerçek…Hayatını kaybedenlere  rahmet, yaralılarımıza acil şifa ve hayatta kalanlara sabırlar diliyorum!...

Selam ve dua ile acılarımızı sarmaya devam edelim!...

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.