Vitamin haplarına dikkat edelim!

Vitamin haplarına dikkat edelim!

Vitaminler insan sağlığı için önemli, hayatın devam etmesini sağlayan çarkın dönmesini destekleyen unsurlar. Geleneksel beslenme sisteminde bu vitamin ve mineralleri yediklerimizden aldığımız var sayılır. Ancak kentli yaşam vücuda yeni fonksiyonlar yüklüyor, yediklerimiz yetersiz kalabiliyor. Artık doğal yiyecekler bulmanın da zorlaştığını düşünürsek vitamin takviyesi almak artık yaşamın olmazsa olmazı haline gelmiş gibi bir algı var.

Dahası doktorlar da reçetelerine bu takviyeleri uzun zamandır ekliyor. Son dönemde sağlıklı beslenme bilincinin artmasıyla dışarıdan alınan vitamin ve minerallerin vücuda ne kadar yarar ne kadar zarar verdiği yönündeki tartışmaların da sesi yükselir oldu. Kimileri alın, kimileri de kesinlikle almayın diyor. Peki kim haklı?

İşte Kanada’da bilim insanları bunu ortaya koyacak bir araştırma yapmak istediler. St. Michael Hastanesi uzmanlarıyla birlikte yapılan çalışma geçtiğimiz haftalarda Amerikan Kardiyoloji Koleji Gazetesi’nde yayımlandı.

Araştırmaya liderlik eden David Jenkins, 2012-2017 arasındaki beş yıl boyunca vitamin ve mineral takviyesi kullanan insanların vücutlarındaki değişimleri gözlemlediklerini, verileri depoladıklarını anlattı. Ve dedi ki, “İnsanların en çok tükettiği vitamin ve mineral takiveyelerinin olumlu sonuçlarının çok az olduğunu görünce çok şaşırdık”.

Jenkins’in paylaştığı araştırma sonucuna göre D vitamini, kalsiyum ve C vitamini içeren multivitamin takviyelerinin bedene olumlu veya olumsuz bir etkisi bulunmuyor.

Araştırmacıların inceledikleri besin takviyeleri ise şunlar; A, B1, B2, B3, B6, B9 (folik asit), C, D ve E vitaminleri ile beta karoten, kalsiyum, demir, çinko, magnezyum ve selenyum. +

Fazla vitamin bunları yapıyor...

A VİTAMİNİ: Uzun ise Böbrek taşı kemiklerde ağrılı şişmeler, saçların dökülmesi ve kaşıntılı döküntüler, bulantı, baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı olur. Uzun sürede ise sinirlilik, uykusuzluk.

D VİTAMİNİ: Kalsiyum artar ve daha çok hiperkalseminin oluşturduğu etkiler ortaya çıkar. Kas güçsüzlüğü, halsizlik, depresyon, psikoz, kabızlık, ritim bozukluğu, böbrek taşı oluşur.

E VİTAMİNİ: Spesifik olmayan klinik belirtilerle kendini gösterir. Bu durumda hastada baş ağrısı, ishal görülebilir. Ek olarak bağırsaktaki diğer yağda çözünen vitaminlerin emilimini bozar, A ve D vitamini eksikliği yapar.

K VİTAMİNİ: Kanın gereğinden çok pıhtılaşmasına ve damar tıkanıklığı gibi tehlikeli durumlara, karaciğer fonksiyonlarında bozulmalara neden olabilir. Yüzde ateş basması, kaşıntı, kızartı, terleme ve göğüs sıkışması görülebilir.

C VİTAMİNİ: Böbrek taşı oluşumundan muzdarip kişilerin sağlığı üzerinde özellikle olumsuz etkiye sahiptir. Buna ek olarak, erişkin hasta kategorisinde hipervitaminoz C belirtileri, görme, uykusuzluk, dismenore, hormonal bozuklukların artması görülebilir.

Araştırmanın bazı istisnaları da var. Örneğin beş yıllık çalışmanın sonucunda tek başına ya da B grubu vitaminlerle birlikte tüketilen folik asitin kardiyovasküler hastalıklar ile felç riskini önlemeye karşı etkisi olduğu tespit edilmiş. Ayrıca niasin ve antioksidanlar da küçük de olsa hastalık riskini azaltıcı etkiye sahip.

Jenkins’e göre araştırma sonucunda ortaya çıkan bu bulgular, insanların tükettikleri vitamin ve mineral takviyeleri hakkında daha bilinçli olmaları gerektiğini gösteriyor. Ayrıca sağlık hizmeti sağlayan kişi ya da kurumlar da hastalara vitamin ve mineral eksikliği teşhisi koyarken daha dikkatli olmak durumunda. Dr. Jenkins’in makaledeki önerileri ve tespitleri de ilginç. Diyor ki, “Beslenmenize daha az işlenmiş sebze, meyveleri ekleyin. Hiçbir besin takviyesi bunlardan daha etkili değil. Hatta araştırmalarımız az işlenmiş kuruyemişlerin dahi bu takviyelerle yarışabileceğini gösteriyor.”

Aman dikkat! Doktorunuzun tavsiyesi olmadan vitamin kullanmayınız. Sağlığınız için bu çok önemli....

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.