Fiyatlardaki savrulmalar ekonomideki gidişatın kontrolden çıktığını gösteriyor...

Ülke olarak uygulamak için seçtiğimiz ekonomik rotamızı; kabullendiğimiz ekonomik modeller, uygulamaya koyduğumz ekonomik adımlar, kurumlarımızın verdiği etkili kararlar ve tercihlerimiz belirler. Burada önemli olan kurumların tam anlamıyla işlerini yerine getirmesidir.

Ekonomi, aslında en kritik olan “belirliliği” kaybetti ve öngörülmezlik oluştu. Önünü göremeyenin yaptığı denenecek ve halen ne yapılıyor veya yapılmıyorsa, bu hal korunacak. 

Korkular; geleceğe dair ve kullandığımız takvim, yılsonu ile bir dönemin bitmek üzere olduğunu, yılbaşı ile de farklı bir zihin düzleminin gelmekte olduğunu bildiriyor bize…

Peki, korkularımız nelerdi? 1-Yüksek enflasyon kalıcı olacak, 2-Alım gücü düşecek, 3-Döviz şirketleri sallayacak, borçlularını yıkacak, 4-geliri dolar olmayanlar zorlanacak, 5-liramız pul olacak. Bu beşibiyerde korulardan sizce gerçekleşmeyeni var mı?

Aralık ayının kendine has bir kimyası var; 1-Bilançolar bağlanır, 2-Geleceğe dair planlamalar, öngörüler gelir, yatırım kararları alınır. 3-Cari yılın geneli değerlendirilir, ücret zamları belirlenir. Fakat şu anda öngörüsüzlük iklimi hâkim ve hiç biri yapılabilir durumda değil.

Bugün izlediğimiz ekonomi politikamızın gidişatının şifresini çözersen, bir sonraki adımı ve basacağı yeri kestirebilirsin. Hesaplamalar ve  bilançolar üzerinden hedef koyabilrsin. Tutar mı? Tutarsa tarih olur, tutmazsa tutarsız tahmin…

Ekonomi yönetilmiyor ve yönetilmeyen ekonominin varacağı darboğazlar, vuracağı kayalıklar, vereceği zararlar kestirilebilir… Hele ki söz konusu olan, “dolara bakmıyorum, enflasyon işim değil” söylemleriyle bezenmişse, sürecin kontrolden çıktığını gösteriyor. Yolla teması kesilmiş araç gibi savrulup gidiyor ekonomi…

Merkez Bankası'nın ekonomik tercihini son günlerdeki piyasa rakamlarına bakarak, savruluyoruz! diye açıklayabilirim. …Çünkü bankalar, sanayi, esnaf nezdinde oluşan veriler ve fiyatlardaki savrulmalar ekonomideki gidişatın kontrolden çıktığını gösteriyor...

Merkez Bankası’nın birincil görevi; fiyat İstikrarını sağlamaktır ve piyaslarda yaşanacak olumsuz dalgalanmalara müdahale etmek ama…

1-Bundan habersiz gibi davranıyor.

2-Finansal istikrar: Yok,

3-­Döviz kuru rejimi: Ülkemizdeki döviz kuru rejimini hükûmet ile birlikte belirlemek, biçimlendirmek ve uygulamak ama böyle bir şey yok.

4-Banknot basma ve ihraç imtiyazı: Bunu abartarak yapıyor.

5-Ödeme sistemleri: Bunu yürütüyor.

Dolar yükseliyor dur durak yok: Günlük artışları %10’un üzerine çıktı. Hareket marjını sürekli yukarı taşıyor. Doları durdurma niyetileri yok: Cumhurbaşkanının söylemleri net: "Türkiye tarihinde ilk defa kendi ihtiyaçlarına uygun bir ekonomi politikası izleme fırsatı elde etmiştir. Bu politikayla biz ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz." Durduracak takoz da yok: TCMB politika araçlarını kullanamıyor ya da kullanmıyor.

Enflasyon yüksek seyrini koruyor: TÜFE %19,89, ÜFE %46,31. Üstelik bunlar resmi(!) rakamlar…Enflasyon beklentileri bozuldu. Tüketici güveni dip seviyelerde 2004 yılından bu yana ilk defa %71,1 seviyesinde. Enflasyonda tırmanışın varacağı seviyeler: Enflasyon TÜİK’in tüm iyimserliğine(!) rağmen bu yıldan başlamak üzere önce yüzde 20’ler ve daha sonra %40, 50’lerle hiperenflasyona koşar. ÜFE ile TÜFE yakınsar, enflasyon muhasebesi kaçınılmaz olur.

Ekonomi yönetimi, “artık yüksek faize bakmayacağız” diyerek, odağına; “yatırım, üretim, ihracat ve istihdamı” koyduğunu ilan etti. Yeni Ekonomi Politikasının iddiası da bu zaten…

Yeni bir şeyler yapmak isteyen, kredi kovalasın. Yakalarsa yatırım yapsın, gelir getirici işlere harcasın. Mümkünse döviz kazandırıcı adımlar atsın ama bu adım sakın, “krediyi al dövize yatır” olmasın. Zira bu ekonomik savrulma yangına sebeb olur ve kesinlikle ateşi söndürelemez!

Sağlıkla ve huzurla kalın. Bereketli kazançlar.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.